2021 Yılının En Hızlı Büyüyen Eğitim Markası

S – VATAN markasının felsefesinden ve adını sıkça duyduğumuz VMOD eğitim sisteminin içeriğinden kısaca bahsedebilir misiniz ?

Verimli, akademik, teknolojik, akılcı, nitelikli eğitimin öncüsü olarak kurgulanan Vatan eğitim kurumları ; elde ettiği başarılar, kültür, sanat ve spora yapmış olduğu yatırımlar, vermiş olduğu kaliteli eğitim, en ince ayrıntısıyla düşünülmüş fiziki yapılar, her geçen yıl kendini yenileyen güçlü altyapı ve donanımıyla eğitimin vatanı haline gelmiştir.

Devamı

2025 YKS’YE KALAN SÜREÇTE ÖĞRENCİLERİN DAHA VERİMLİ ÇALIŞABİLMESİ İÇİN AŞAĞIDAKİ STRATEJİLERİ İZLEMELERİ FAYDALI OLACAKTIR:

1. Planlı Çalışma: Kalan zamanı iyi bir şekilde değerlendirmek için günlük, haftalık ve aylık çalışma planları oluşturulmalı. Her derse yeterli zaman ayrılmalı, zayıf olunan konulara öncelik verilmelidir.
2. Konu Çalışma ve Tekrar: Öncelikle eksik olunan veya zorlanılan konularda yoğunlaşılmalı. Tüm konular gözden geçirilmeli, ardından düzenli tekrarlar yapılmalıdır. Bu, bilgilerin kalıcı olmasına yardımcı olur.
3. Motivasyon ve Psikolojik Hazırlık: YKS süreci uzun ve yorucu bir süreç olabilir. Öğrencilerin bu süreçte moral ve motivasyonlarını yüksek tutmaları gerekir. Düzenli dinlenme araları, hobilerle zaman geçirme ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları bu sürecin daha iyi yönetilmesinde destek olacaktır.
4. Konu Anlaşılmadıysa Yardım Almak: Öğrenciler anlamadıkları veya zorlandıkları konularda öğretmenlerinden veya arkadaşlarından yardım alabilirler. Anlamadıkları bir konuyu geçiştirmek yerine, üzerinde durarak anlamaya çalışmalıdırlar. Konuyu ezberlemek yerine mantığını anlamaya çalışmaları unutmayı engellediği gibi karşılaşılan farklı soruların çözümünde de kolaylık sağlayacaktır..
5. Kendi Eksikliklerini Belirlemek: Her öğrenci farklıdır ve her öğrencinin güçlü ve zayıf yönleri vardır. Kendi eksikliklerini belirleyip, bu eksiklikleri geliştirmek adına ekstra çaba sarf etmek, başarıyı artıracaktır. Bunun için öncelikle konunun neden anlaşılamadığının tespit edilip ona göre eksik tamamlama çalışmasının yapılması gerekir.
6. Fiziksel ve Mental Sağlık: YKS’ye hazırlık sürecinde yeterli uyku almak, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve stresle başa çıkma yöntemleri geliştirmek öğrencilerin verimli çalışmasına katkı sağlar.
7. Deneme Sınavları ve Sorular: Her hafta deneme sınavları çözülmeli. Bu sınavlar, öğrencinin hangi alanlarda eksik olduğunu görmesini sağlar ve sınav formatına alışmayı kolaylaştırır. Soruları çözme hızını artırmak da önemlidir. Deneme çözülürken turlama tekniğinden yararlanılmalıdır. Bu arada yeni nesil sorular çözülürken; bu soruların birden çok konuyu bir arada kullanılmasını gerektiren ve zaman alıcı sorular olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle bir konuyu çalışırken diğer konularla nasıl ilişkilendirebileceğini öğrenmek öğrencilere büyük kolaylık sağlayacaktır.
YKS hazırlık sürecinde deneme çözmek, hem bilgi seviyesini ölçmek hem de sınav stratejileri geliştirmek açısından çok önemlidir. İşte deneme çözülürken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar:
Zaman Yönetimi: Denemeyi gerçek sınav süresine sadık kalarak çözmeye özen gösterin. Bu, zaman yönetimi becerilerinizi geliştirmeye yardımcı olur. Her soruya ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini öğrenmek, sınav sırasında stresten kaçınmanızı sağlar.
Dikkatli Okuma: Soruları dikkatle okuyun. Özellikle uzun ve karmaşık sorular, yanlış anlamaya yol açabilir. Sorunun ne sorduğunu net bir şekilde anlamadan cevap vermemeye çalışın.
Yanlışları Analiz Etme: Denemeyi bitirdikten sonra, yanlış cevaplarınızı dikkatle analiz edin. Hangi konu başlıklarında eksik olduğunuzu ve hangi tür sorularda zorlandığınızı belirleyin. Bu eksiklikleri gidermek için tekrar yapabilirsiniz.
Sınavın Gerçekçi Koşullarında Çözme: Deneme çözümünü, gerçek sınav koşullarını simüle ederek yapın. Sınav öncesinde rahat bir ortamda çözmek yerine, odaklanmayı ve konsantrasyonu artırarak, olabildiğince gerçekçi bir sınav deneyimi yaşamaya çalışın.
Kendi Stratejinizi Geliştirme: Denemeler, hangi tür sorulara önce hangi sorulara sonra bakmanız gerektiği gibi stratejiler geliştirmeniz için fırsat sunar. Hangi derslerde ne kadar süre harcadığınızı ve hangi soruları hızlıca geçip hangi sorulara daha çok odaklanmanız gerektiğini öğrenmek, sınavda zaman kaybını engeller.
Stresten Kaçınma: Deneme çözme esnasında hata yapmak normaldir. Bu yüzden denemeleri, sadece bir değerlendirme aracı olarak görüp, strese girmemeye çalışın. Sınavda karşınıza çıkabilecek çeşitli soru tipleriyle ilgili deneyim kazanın.
Çalışma Alanınızı Düzenleme: Denemeyi çözerken rahat ve sessiz bir ortamda olmanız önemli. Telefonu kapalı tutun ve dışarıdaki gürültülerden uzak durun. Çalışma alanınızda sizi rahatlatacak bir düzen kurarak, verimli bir şekilde odaklanabilirsiniz.
Sonuç olarak; Deneme çözmek, eksikliklerinizi görmek ve sınav öncesinde kendinizi daha hazır hissetmek için etkili bir yöntemdir. Sürekli pratiğe dayalı bir yaklaşım, başarıyı getirir.

Atilla AKTAŞ
Vatan Eğitim Kurumları
Genel Müdür

Devamı

Helikopter Ebeveynlik ve Ergenlerde Akademik Başarı Düşüklüğü

Günümüzde ebeveynlerin çocuklarının akademik ve sosyal yaşamlarına daha fazla dahil olduğu bir gerçek. Ancak bu ilgi bazen aşırıya kaçarak “helikopter ebeveynlik” olarak adlandırılan bir duruma dönüşebiliyor. Helikopter ebeveynler, çocuklarının hayatındaki her detayı kontrol etmeye çalışır, sorunlarını onlar yerine çözer ve bağımsız kararlar almalarına izin vermez. Bu yaklaşım özellikle ergenlik dönemindeki bireyler için ciddi akademik ve psikolojik sorunlara yol açabilir.

Helikopter Ebeveynlik Nedir?

Helikopter ebeveynlik, çocuklarının hayatını aşırı derecede yönlendiren, onları sürekli gözlemleyen ve hata yapmalarına fırsat vermeyen ebeveynlik tarzıdır. Bu tür ebeveynler:

  • Çocuklarının derslerine sürekli müdahale eder, ödevlerini onların yerine yapar.
  • Okulda yaşanan en ufak bir problemde hemen öğretmen ya da idareyle iletişime geçer.
  • Çocuklarının tüm zamanlarını planlar, onları aşırı korumacı bir çerçevede büyütür.
  • Karar alma süreçlerinde çocuklarının yerine düşünür ve hareket eder.

Bu yaklaşım, ebeveynlerin çocukları için en iyisini yapma çabası gibi görünse de uzun vadede bağımsızlık, öz disiplin ve problem çözme becerilerinin gelişmesini engelleyebilir.

Helikopter Ebeveynliğin Ergenler Üzerindeki Etkileri

Ergenlik, bireylerin kimlik geliştirdiği, özgüven kazandığı ve kendi kararlarını almayı öğrendiği kritik bir dönemdir. Helikopter ebeveynliğin baskısı altında büyüyen ergenler ise bu doğal gelişim sürecinde birçok zorlukla karşılaşabilir:

  1. Akademik Başarıda Düşüş

Helikopter ebeveynlerin çocukları, genellikle dış motivasyona bağımlı hale gelir. Ebeveynlerin sürekli kontrolü, öğrencinin kendi başına sorumluluk almasını zorlaştırır. Bu durum:

  • Öğrencinin öz disiplin geliştirememesine,
  • Problem çözme becerilerinin zayıf kalmasına,
  • Akademik başarının ebeveyn desteği olmadan sürdürülememesine neden olabilir.

Bir süre sonra çocuklar ders çalışmak için içsel bir motivasyon geliştiremez ve ebeveynleri tarafından yönlendirilmediklerinde akademik performanslarında düşüş yaşarlar.

  1. Kaygı ve Stresin Artması

Sürekli kontrol altında büyüyen çocuklar, hata yapmaktan aşırı derecede korkar. Ebeveynlerinin beklentilerini karşılayamama endişesi, öğrencilerde yüksek stres ve kaygıya yol açabilir. Akademik başarının bir zorunluluk gibi algılanması, öğrencilerin öğrenmeyi bir keyif olmaktan çok bir yük olarak görmesine sebep olur.

  1. Bağımsızlık ve Özgüven Eksikliği

Helikopter ebeveynler, çocuklarının kendi başlarına hareket etmelerine izin vermediği için özgüven gelişimi olumsuz etkilenir. Kendi kararlarını alamayan ve her adımda yönlendirilen çocuklar, ilerleyen yaşlarda bağımsız hareket etmekte zorlanır. Üniversite ve iş hayatında kendi başlarına sorumluluk almak zorunda kaldıklarında bu eksiklik büyük bir dezavantaja dönüşebilir.

  1. Ergenlik Döneminde İsyan ve İletişim Sorunları

Ergenlik döneminde bireyler, kimliklerini bulmaya ve kendi sınırlarını çizmeye çalışırlar. Ancak aşırı kontrolcü ebeveynler, bu sürece müdahale ettiğinde ergenler iki farklı tepki verebilir:

  • Geri çekilme ve içine kapanma: Sürekli yönlendirilen ve hata yapma şansı tanınmayan ergenler, pasifleşerek kendi fikirlerini paylaşmaktan kaçınabilir.
  • İsyan etme: Kendi sınırlarını çizmek isteyen ergenler, ebeveynlerinin aşırı kontrolüne tepki olarak akademik başarısını kasıtlı olarak düşürebilir, okuldan uzaklaşabilir ya da otoriteye karşı gelmeye başlayabilir.

Ne Yapılmalı?

Helikopter ebeveynliğin zararlarını en aza indirmek ve ergenlerin akademik başarılarını desteklemek için ebeveynlerin şu adımları atması önemlidir:

  • Bağımsızlık kazanmalarına izin verin: Çocuklarınıza kendi kararlarını alma fırsatı tanıyın ve sorumluluklarını üstlenmelerine destek olun.
  • Süreç odaklı olun, sadece sonuçları önemsemeyin: Akademik başarıyı yalnızca notlarla değerlendirmek yerine, öğrenme sürecini takdir edin.
  • Hata yapmalarına ve bunlardan ders çıkarmalarına izin verin: Hatalar, öğrenmenin doğal bir parçasıdır. Çocuklarınıza hata yapmanın kötü bir şey olmadığını anlatın.
  • Duygusal destek sağlayın, ancak aşırı müdahale etmeyin: Onlara her zaman destek olduğunuzu hissettirin ama kendi yollarını çizmeleri için alan tanıyın.
  • Öğretmenlerle sağlıklı bir iş birliği kurun: Çocuğunuzun eğitimiyle ilgilenirken öğretmenlerin uzmanlığına güvenin ve onların rehberliğine saygı gösterin.

Sonuç

Helikopter ebeveynlik, iyi niyetle başlayan ancak uzun vadede ergenlerin akademik ve kişisel gelişimlerini olumsuz etkileyen bir ebeveynlik tarzıdır. Ergenlik döneminde bireylerin bağımsız hareket etmeyi öğrenmeleri, kendi kararlarını alabilmeleri ve sorumluluk üstlenmeleri gerekir. Ebeveynlerin bu süreci destekleyici bir şekilde yönetmesi, çocuklarının hem akademik hem de kişisel olarak daha sağlıklı bireyler olarak yetişmesini sağlayacaktır.

 

Unutmayalım ki, en iyi ebeveynlik, çocukların kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olan ebeveynliktir.

Devamı

Okul Öncesi Dönemde Oyun

Okul Öncesi Dönemde Oyun

“Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oynar.”

Oyun, çocuğun en önemli uğraşıdır.  Çocuklar oyun ile birlikte kendilerini ifade eder ve duygularını açığa çıkarırlar. Oyunu çocukla aramızda güçlü bir bağ olarak görebiliriz. Çocuklarla günlük olarak oynadığımız oyun, geçirdiğimiz kaliteli zaman çocukların gelişimine oldukça fazla katkı sağlayacaktır. Çocuklarımızla olan iletişimi ve duygusal bağımızı arttıracaktır. Çocuklar oyuna zaman zaman kendi yaşantısında bazı olaylar ve duygularını da dahil ederler. Gün içerisinde yaşadığı bir olayı veya hissettiği duyguyu oyunla gösterebilir. Çocukların oyunlarına eşlik ederek yaşadığı duyguyu anlatmasına yardımcı olabilirsiniz.

0-6 yaş döneminin öğrenmeye en açık dönem olduğunu biliyoruz. Oyun aracılığıyla çocuklara vermek istediğimiz duyguyu ya da almasını istediğimiz kazanımları verebiliriz. Oyun çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Kurulan bu öğrenme ortamında çocuk kendini özgür ve mutlu hisseder, mutlu olan çocuk keyifle öğrenir, sürecin içine dahil olarak keyifle bu ortamda öğrenmesini gerçekleştirir. Çocuklar için oyun sınırsız hayal gücünün olduğu tüm enerjilerini attıkları ve fazlasıyla eğlendikleri bir andır.

Oyuncak seçerken çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine bakılmalıdır.  Çocuğun ilgisini çeken, oynamaktan keyif aldığı oyuncaklar tercih edilmelidir. Oyun için oyuncak şart değildir, çocuklar her şeyi oyuna dönüştürebilir, oyunu oyuncaklarla sınırlamak doğru değildir. Oyun için hayal gücü yeterlidir. Çocuklar hayali oyunlarda kurarlar, ellerinde oyuncak varmış gibi hayal edip oyun oynarlar.

Çocukların kurduğu oyunlar yaş gruplarına göre bireysel farklılıklar gösterirler. İlk yıllarda bireysel oyun tercih ederken yaşları büyüdükçe grup oyunlarına geçiş yapar ve 2 ya da daha fazla kişiden oluşan grup oyunları kurarlar.

Çocukların istedikleri tek şey, onların oyunlarına dahil olmamız. Yapmamız gereken şey oyun alanları sağlamak ve oyunlarına özgürce eşlik etmek…

“Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.”

Bernard Shaw

 

Vatan Okulları Koordanötörü

Nazan ZARCI

Devamı

Meslek Seçiminde Doğru Yönlendirme: Öğrencilere Kariyer Tavsiyeleri

Günümüzde gençlerin başarılı ve mutlu bir kariyer sahibi olabilmeleri için doğru meslek seçiminde bulunmaları büyük önem taşıyor. Ancak bu süreç çoğu zaman zorlu olabilir; öğrenciler kendi ilgi alanlarını, yeteneklerini ve değerlerini keşfetme konusunda zorlanabilir. Vatan Eğitim Kurumları olarak, öğrencilerimizin meslek seçiminde doğru bir yönlendirme alarak hayal ettikleri kariyere ulaşmalarına yardımcı olmayı hedefliyoruz. Bu noktada, rehberlik ve kariyer planlama uzmanlarımız devreye giriyor ve gençlerimize bu süreçte ihtiyaç duydukları rehberliği sağlıyor.

Meslek Seçiminin Önemi

Öğrencilerin doğru bir meslek seçimi yapabilmeleri, onların hayat boyu sürecek iş memnuniyetini ve kariyer başarılarını doğrudan etkileyen bir unsurdur. Ancak çoğu genç, hangi meslek alanında çalışmak istediğini belirlemekte zorlanabilir. Meslek seçiminde, öğrencinin sadece kendi ilgi alanları ve becerileri değil, aynı zamanda sektördeki iş fırsatları, çalışma koşulları ve gelecekteki mesleki ihtiyaçlar da dikkate alınmalıdır. Meslek seçiminde doğru bir yönlendirme, öğrencilere kendilerini daha iyi tanıma ve yeteneklerine uygun bir kariyer yolu seçme fırsatı sunar.

Rehberlik ve Kariyer Planlama Uzmanlarımızın Rolü

Vatan Eğitim Kurumları bünyesindeki rehberlik ve kariyer planlama uzmanlarımız, öğrencilerin bu önemli süreçte doğru adımlar atmalarına yardımcı olacak çeşitli yöntemler ve danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Rehberlik uzmanlarımız, öğrencilere meslek seçiminde yol gösterirken onları bireysel ilgi alanları, yetenekleri, değerleri ve hayalleri doğrultusunda yönlendirir. Öğrencilerimizin kariyer seçimlerini destekleyen bu süreç, hem bireysel danışmanlıklar hem de toplu rehberlik programları ile yürütülmektedir.

Rehberlik ve Kariyer Planlama Uzmanlarımızın Desteklediği Ana Alanlar:

  1. Kendini Tanıma: Öğrencilerin kendi ilgi alanlarını, yeteneklerini ve değerlerini keşfetmeleri için bireysel danışmanlıklar sağlar.
  2. Meslekler Hakkında Bilgilendirme: Farklı meslek dalları hakkında ayrıntılı bilgi vererek öğrencilerin geniş bir perspektif kazanmalarına yardımcı olur.
  3. Geleceğin Mesleklerine Hazırlık: Gelişen teknoloji ve değişen iş dünyası hakkında bilgi sunarak, gelecekteki meslek ihtiyaçlarına uygun yetkinlikleri kazanmaları için rehberlik eder.
  4. Beceri ve Yetenek Gelişimi: Öğrencilerin güçlü yönlerini fark etmeleri ve bu yönlerini geliştirmeleri konusunda teşvik eder.

Meslek Seçiminde Nelere Dikkat Edilmeli?

Meslek seçiminde en önemli faktörlerden biri, öğrencinin kendisini ve hedeflerini doğru bir şekilde tanımasıdır. Rehberlik uzmanlarımız, öğrencilerin bu farkındalığı kazanması için çeşitli test ve analiz yöntemlerinden yararlanır. İlgi envanterleri, kişilik testleri ve meslek tercih envanterleri gibi bilimsel araçlarla öğrencilerin kendilerine en uygun meslekleri keşfetmelerini sağlarız.

  1. İlgi Alanları ve Tutkular: Bir meslekte başarılı ve mutlu olmanın en önemli yollarından biri, kişinin ilgi duyduğu alanlarda çalışmasıdır. Öğrencilerimizin ilgi alanlarını belirlemelerine yardımcı oluyor, onları tutkularını mesleğe dönüştürmeleri için teşvik ediyoruz.
  2. Yetenek ve Beceriler: Öğrencilerin hangi alanlarda güçlü olduklarını belirlemek, doğru meslek seçiminde kritik bir rol oynar. Uzmanlarımız, öğrencilerin doğal yeteneklerini keşfetmeleri ve bu yeteneklerini geliştirmeleri için rehberlik eder.
  3. Değerler ve Hedefler: Öğrenciler, hayattan ne beklediklerini ve mesleklerinde hangi değerlere önem verdiklerini belirleyerek gelecekteki iş tatminlerini artırabilirler. Rehberlik uzmanlarımız, öğrencilerin bu değerleri belirlemelerine ve meslek seçimlerini bu doğrultuda yapmalarına yardımcı olur.
  4. İş Piyasasının İhtiyaçları: Meslek seçiminde yalnızca bireysel ilgi ve yetenekler değil, aynı zamanda iş piyasasının ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalıdır. Uzmanlarımız, öğrencilerimizi iş piyasası hakkında bilgilendirerek, gelecekte ihtiyaç duyulacak mesleklere yönelmeleri için yönlendirme sağlar.

Geleceğin Meslekleri ve Dijital Dönüşüm

Dijital dönüşüm ve teknoloji, birçok geleneksel mesleği dönüştürerek yeni meslek alanları ortaya çıkarmaktadır. Rehberlik ve kariyer planlama uzmanlarımız, öğrencilerimizi geleceğin mesleklerine hazırlamak için dijital dünyadaki yenilikleri takip eder ve onları bu alanda yönlendirir. Yapay zeka, veri analitiği, yazılım geliştirme gibi geleceğin mesleklerine yönelmek isteyen öğrencilere gerekli bilgi ve becerileri kazandırmak için eğitim programları sunarız.

Ayrıca, öğrencilerimizi dijital becerilerle donatarak, onların dijital okuryazarlık kazanmasını sağlıyoruz. Bu beceriler, gelecekte dijital dünyada kendilerine daha fazla fırsat yaratmaları için onlara avantaj sunmaktadır.

Meslek Seçiminde Ailelerin Rolü

Meslek seçimi sürecinde ailelerin desteği ve yönlendirmesi de oldukça önemlidir. Rehberlik uzmanlarımız, ailelerin bu süreçte çocuklarını desteklemelerine yardımcı olacak rehberlik sunar. Aileler, çocuklarının ilgi alanlarını, yeteneklerini ve hayallerini anlamaları konusunda yönlendirilmektedir. Ailelerle yapılan bireysel görüşmeler ve bilgilendirme toplantıları sayesinde, aileler çocuklarının kariyer yolculuklarında bilinçli bir şekilde destek olabilmektedir.

Öğrencilerimize Gelecek Yolculuğunda Destek Olmak

Vatan Eğitim Kurumları olarak, öğrencilerimizin potansiyellerini keşfetmeleri ve hedeflerine ulaşmaları için rehberlik hizmetlerini sürekli olarak geliştiriyoruz. Rehberlik ve kariyer planlama uzmanlarımızın sunduğu bilimsel yöntemler, mesleki analizler ve bireysel danışmanlıklarla öğrencilerimizin geleceğe sağlam adımlarla ilerlemelerine olanak tanıyoruz. Hedefimiz, öğrencilerimizin kendi yeteneklerine ve hayallerine en uygun kariyer yolunu seçmeleri ve bu yolculukta destekleyici bir rol oynamaktır.

Doğru bir meslek seçimi, gençlerin iş hayatında mutluluğunu ve başarısını doğrudan etkileyen en önemli adımlardan biridir. Vatan Eğitim Kurumları olarak rehberlik ve kariyer planlama uzmanlarımızla, öğrencilerimizin kendilerini keşfetmelerine ve gelecekte başarılı bireyler olarak yer edinmelerine katkı sağlıyoruz. Meslek seçiminde doğru yönlendirme ve öğrencilerimizin bireysel özelliklerine uygun kariyer seçenekleri sunarak, onların mutlu ve başarılı bir hayat sürmeleri için yanlarında olmaya devam ediyoruz.

Devamı

Vatan Eğitim Kurumları’nın Eğitim Yaklaşımı ve Öğrenciler Üzerindeki Etkisi

Vatan Eğitim Kurumları olarak, eğitimde köklü bir yaklaşımla her öğrencimizin bireysel gelişimine odaklanıyor ve onların potansiyelini en üst seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz. Modern, yenilikçi ve bütüncül eğitim anlayışımız, Türkiye’nin eğitimdeki ihtiyaçlarına cevap vermekle kalmayıp öğrencilerimizin bireysel özelliklerini gözeten, onlara değer katan bir model sunmaktadır. Bu blog yazısında, Vatan Eğitim Kurumları’nın eğitimde nasıl bir yol izlediği, uyguladığımız eğitim modellerinin öğrenciler üzerindeki etkileri ve onları geleceğe nasıl hazırladığımızı ele alacağız.

Eğitimde Fark Yaratan Yaklaşımımız

Vatan Eğitim Kurumları olarak benimsediğimiz yaklaşım, öğrencilerimizin akademik başarılarının yanı sıra, sosyal, duygusal ve entelektüel gelişimlerini desteklemek üzerine kuruludur. Her bireyin öğrenme süreci farklıdır ve bu bilinçle, öğrencilerimize bireysel gelişimlerini destekleyen, öz güvenlerini artıran bir ortam sunuyoruz. Çocuklarımızın sadece ders kitapları ile sınırlı kalmayıp çevrelerinde olup bitenleri anlamlandırmalarını ve sorunlara çözüm üretebilen bireyler olarak yetişmelerini amaçlıyoruz.

Eğitim Felsefemizin Temel Taşları:

  1. Bireysel Gelişime Önem Verme: Her öğrencinin kendine özgü bir öğrenme hızına ve tarzına sahip olduğunu kabul ederek, onlara bireysel destek sunuyoruz.
  2. Sosyal ve Duygusal Destek: Öğrencilerimizin sağlıklı sosyal ilişkiler kurabilmeleri ve duygusal gelişimlerini desteklemek için rehberlik hizmetleri sağlıyoruz.
  3. Bilimsel ve Eleştirel Düşünme: Öğrencilerimizin sorgulayan, araştıran, eleştirel düşünebilen bireyler olarak yetişmesi için yenilikçi ve bilimsel içeriklerle eğitim veriyoruz.
  4. Teknoloji ve Dijital Eğitim: Dijital eğitim araçları ile öğrencilerimizin teknolojiyi bilinçli ve etkili bir şekilde kullanmalarını sağlıyor, onları geleceğe hazırlıyoruz.

Öğrenciler Üzerindeki Etkisi

Vatan Eğitim Kurumları’nın eğitim yaklaşımı, öğrencilerimizin hem akademik hem de kişisel gelişimlerine çok yönlü katkılar sağlar. Eğitim sürecinde kazandıkları bu beceriler, onları geleceğin başarılı bireyleri haline getirirken; öz güvenlerini artırır, problem çözme yeteneklerini geliştirir ve sosyal becerilerini pekiştirir. Öğrencilerimiz, öğrendikleri bilgileri günlük hayatta kullanabilme yeteneği kazanarak analitik düşünmeyi öğrenir ve karşılaştıkları durumlara yapıcı çözümler üretebilir hale gelirler.

Eğitim Yaklaşımımızın Öğrenciler Üzerindeki Başlıca Etkileri:

  • Akademik Başarı Artışı: Öğrencilerimiz, bireysel destek ile kendi potansiyellerini en iyi şekilde ortaya koyarak başarılarını artırır.
  • Özgüven Gelişimi: Sosyal ve duygusal destek ile kendine güvenen, karar verme süreçlerinde aktif bireyler olarak yetişirler.
  • Kişisel Gelişim: Sadece akademik alanda değil, aynı zamanda sosyal ve entelektüel becerilerini de geliştirirler.
  • Problem Çözme Becerisi: Bilimsel düşünme ve eleştirel yaklaşımlar sayesinde sorunlara çözüm üretebilen bireyler haline gelirler.
  • Teknolojiye Uyum: Dijital araçlar sayesinde teknolojiye hakim, bilinçli ve yenilikçi bir bakış açısına sahip bireyler olarak yetişirler.

Eğitim Modelimizin Bileşenleri ve Uygulamalar

Vatan Eğitim Kurumları olarak, eğitim modelimizin etkinliğini artırmak adına yenilikçi yöntemler ve çağdaş eğitim materyalleri kullanıyoruz. Her sınıf seviyesine uygun olarak hazırlanan içeriklerle öğrencilerimize zengin bir öğrenme deneyimi sunuyoruz. Eğitim sürecinin her aşamasında teknolojiyi entegre ederek öğrencilerimize bilgiye erişim kolaylığı sağlıyor, onların dijital okuryazarlık becerilerini geliştiriyoruz.

Dijital ve Teknolojik Destek

Eğitimde dijitalleşme sürecine öncülük ederek, öğrencilerimizin çağın gerektirdiği dijital becerilere sahip olmalarını sağlıyoruz. Akıllı tahtalar, tabletler ve interaktif öğrenme materyalleri ile dersleri daha ilgi çekici ve verimli hale getiriyoruz. Böylece, öğrencilerimiz teknoloji kullanarak öğrenmeye daha hevesli oluyor ve bilgiyi kalıcı hale getiriyor.

Sosyal ve Duygusal Destek Programları

Sadece akademik başarı değil, aynı zamanda öğrencilerimizin sosyal ve duygusal gelişimleri de bizim için büyük önem taşıyor. Bu kapsamda, öğrencilerimizin kendilerini tanımalarına, özgüven geliştirmelerine ve arkadaşlık ilişkilerini sağlıklı bir şekilde kurmalarına yardımcı olacak rehberlik programları sunuyoruz. Düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmaları ve sosyal etkinliklerle, öğrencilerimizin özgüvenlerini artırarak kendilerini daha iyi ifade edebilmelerine olanak tanıyoruz.

Etkin Öğrenme Stratejileri

Eğitim sürecinde aktif öğrenme teknikleri kullanarak, öğrencilerin derse katılımını en üst seviyeye çıkarıyoruz. Problem çözme odaklı aktiviteler, tartışma grupları ve projeler sayesinde öğrencilerimizin düşünsel becerilerini destekliyor, onların yaratıcılıklarını ön plana çıkarıyoruz. Ayrıca, bilimsel düşünme yeteneklerini geliştirmelerine katkıda bulunuyoruz.

Geleceğin Bireylerini Yetiştirmek

Vatan Eğitim Kurumları olarak, ülkemizin yarınlarını inşa edecek genç nesilleri yetiştirmenin sorumluluğunu taşıyoruz. Eğitim anlayışımız, gelecekte toplumda söz sahibi olacak; bilgiye, beceriye ve ahlaka sahip bireyler yetiştirme hedefine yöneliktir. Bu süreçte, öğrencilerimizin sahip olduğu yetenekleri keşfetmeleri için gerekli ortamı sağlıyor ve onları her alanda donanımlı hale getiriyoruz. Ülkemizin geleceği olan bu nesiller, sahip oldukları bilgi ve beceri ile Türkiye’yi daha ileriye taşıyacak bireyler olarak yetişiyorlar.

Vatan Eğitim Kurumları olarak eğitimde benimsediğimiz bu yenilikçi ve bütüncül yaklaşım sayesinde, öğrencilerimizin kendilerini gerçekleştirmelerini sağlıyor ve onları topluma fayda sağlayacak bireyler olarak yetiştiriyoruz. Amacımız, onların sadece okul hayatlarında değil, yaşamlarının her alanında başarılı olmaları için gerekli donanıma sahip bireyler olmalarını sağlamak. Eğitim yaklaşımımızla, öğrencilere sunulan bu değerli katkılar, onların geleceklerini güvenle inşa etmeleri ve ülkemizi daha ileriye taşımaları için güçlü bir temel oluşturuyor.

Devamı

21. Yüzyılda Eğitim: Dijitalleşen Dünyada Öğrencilerin Geleceğe Hazırlanması

Günümüz dünyasında eğitimdeki dijitalleşme süreci, bilgiye ulaşma hızını artırarak öğrencilerin gelişiminde devrim niteliğinde yenilikler sunuyor. Eğitim anlayışı, teknoloji ile desteklenen ve öğrencileri yarına hazırlayan bir sistem haline gelmiştir. Bu blog yazısında, 21. yüzyıl eğitiminin gerekliliklerinden, dijitalleşmenin sunduğu avantajlardan ve öğrencilerin bu dijital çağda nasıl donanımlı bireyler olarak yetiştirilebileceğinden bahsedeceğiz. Dijital eğitimin avantajları, öğrencilerin geleceğe nasıl hazırlandığı, eğitimde kullanılan dijital araçlar, ve 21. yüzyıl becerileri gibi konuları ele alarak dijitalleşen eğitim dünyasının ana unsurlarına değineceğiz.

Dijitalleşen Dünyada Eğitimin Önemi

Dijital çağın içinde doğan yeni nesil, teknolojiye doğrudan erişim sağlıyor. İnternet, akıllı cihazlar ve eğitim uygulamaları, öğrencilere bilgilere anında ulaşma imkanı sunarken öğrenme sürecini hızlandırıyor. Geleneksel eğitimde sınırlı bilgiye sahip olan öğrenciler, günümüzde dijital kaynaklar ile sınırsız bir öğrenme fırsatına sahip. Bu nedenle, eğitimde dijitalleşme öğrencilerin yalnızca akademik başarılarını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda onları geleceğin zorlu dünyasına hazırlıyor. Eğitimin dijitalleşmesi, bilgiye ulaşma süresini kısaltarak öğrencilere daha fazla bilgiye erişim imkanı sunuyor. Ancak bu, dijital beceriler kazandırmak ve dijital güvenliği sağlamak gibi yeni sorumlulukları da beraberinde getiriyor.

Eğitimde Dijital Araçların Rolü

Dijital dünyada öğrencilere sağlanan araçlar ve teknolojiler, eğitimde devrim yaratıyor. Online eğitim platformları, interaktif dijital tahtalar, öğrenme yönetim sistemleri, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka gibi yenilikler sayesinde öğrenme süreci çok daha dinamik ve etkili hale gelmiştir. Ayrıca, dijital araçlar sayesinde öğretmenler öğrencilere bireyselleştirilmiş eğitim fırsatları sunabiliyor, böylece her öğrencinin kendi hızında öğrenmesi sağlanıyor.

  • Online Eğitim Platformları: Video dersler, eğitim modülleri ve sınavlar ile her yerden erişim sağlar.
  • Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR): Konuları görselleştirerek soyut bilgilerin daha kolay anlaşılmasını sağlar.
  • Yapay Zeka Destekli Eğitim: Öğrencilerin eksik olduğu konuları tespit ederek bireysel destek sunar.
  • Dijital Öğrenme Yönetim Sistemleri (LMS): Öğretmenlerin ders materyallerini paylaşmasına, öğrencilerin sınav ve ödev süreçlerini takip etmesine olanak tanır.

Bu dijital araçlar, öğrenmeyi daha eğlenceli ve etkili hale getirirken öğrencilerin teknolojiyle iç içe büyümelerine katkıda bulunur.

Dijital Eğitimde Zorluklar ve Çözüm Önerileri

Her ne kadar dijital eğitim birçok fırsat sunuyor olsa da bazı zorluklarla da karşı karşıyayız. Erişim sorunları, dijital güvenlik, odaklanma zorlukları gibi durumlar, dijital eğitim sürecinde aşılması gereken engellerdir. Özellikle internet erişiminin sınırlı olduğu bölgelerde öğrenciler için dijital eğitim fırsatlarına erişim kısıtlı olabiliyor. Bu tür zorlukların çözümü için eğitim kurumlarının teknolojik altyapı yatırımlarını artırmaları ve her öğrencinin teknolojiye erişim hakkını gözetmeleri gerekmektedir. Aynı zamanda, öğrencilerin dijital güvenlik konusunda bilinçlendirilmesi ve interneti güvenli bir şekilde kullanmaları da önem taşımaktadır.

Dijital Eğitimle Öğrencileri Geleceğe Hazırlamak

Dijital eğitimin sunduğu geniş öğrenme olanakları, öğrencilerin gelecekteki iş dünyasında başarılı olabilmeleri için güçlü bir temel oluşturur. Teknoloji, her geçen gün iş hayatında daha da fazla yer alırken, öğrencilerin dijital becerilerle donatılmış olmaları onları iş gücü piyasasında bir adım öne geçirir.

Vatan Eğitim Kurumları olarak bizler de bu sorumluluğun farkındayız ve öğrencilerimize dijital becerileri kazandırmak için çeşitli eğitim programları sunuyoruz. Dijital araçların etkin kullanımıyla öğrencilerimizin öğrenme sürecini daha eğlenceli ve verimli hale getiriyor, onları geleceğin bilgi ve teknoloji temelli dünyasına hazırlıyoruz.

Dijitalleşen dünyada eğitimin önemi her geçen gün artmakta ve bu süreç, öğrencilerin geleceğe daha donanımlı olarak hazırlanmasına katkı sunmaktadır. 21. yüzyıl becerilerinin kazanılması, dijital araçların kullanımı ve dijital güvenlik gibi konulara odaklanan eğitim modelleri, öğrencilerin bu değişen dünyada başarılı olmaları için gerekli olan tüm yetenekleri kazandırmaktadır. Eğitimde dijitalleşme sürecinin sağladığı avantajlardan yararlanarak öğrencilerimizi çağın gerekliliklerine uygun, bilgili ve yenilikçi bireyler olarak yetiştirmeye devam ediyoruz.

Devamı

Erteleme

İnsanları, hedeflerinden uzaklaştıran en büyük sorun erteleme hastalığıdır. Zengin olmak için miras beklemek, kilo vermek için Pazartesi’yi beklemek, ev temizliği için yarını beklemek, diş doktoru randevusu için son noktaya gelmeyi beklemek gibi…  

Şimdi Değilse Ne Zaman?  

Hepimiz zaman zaman bir işe başlayacak veya onu tamamlayacak gücü kendimizde bulamadığımız dönemlerden geçeriz. Bu, insan olmanın, yani yeterliliklerimizin bir sınırı olmasının doğal bir sonucu. Peki ya siz farklı sebeplerle bir işin başına oturmayı ya da yeni bir şeye başlamayı çok da fazla düşünmeden ileriki bir zamana atarken veya yapılması gereken bir iş yerine başka bir aktivite yaparken yakalar mısınız kendinizi? Bazılarımızda daha seyrek, bazılarımızda ise daha sık yaşanan bir davranıştır erteleme. Ertelemeyi şimdiki zamanda yapılması ideal olan iş veya eylemleri sonraya bırakma veya geciktirme olarak tanımlayabiliriz. 

 Neden Erteleriz?  

Herkes için ertelemenin farklı nedenleri olabilir.                             

İçsel çatışmalarımız      

Yetiştirilme biçimimiz 

Kişilik özelliklerimiz  

Erteleme Davranışıyla Nasıl Başa Çıkabiliriz? 

Erteleme davranışının farkına varmak 

Düşünce, davranış ve duygularımızla ilgili farkındalık kazanmak  

Erteleme Sanatı 

Ertelemek, insanın en kolay gerçekleştirdiği ve üzerinde hiç düşünmeden hayata geçirdiği, üstelik onu çok rahatlatan bir eylem…  

Felsefe alanında çalışmalar yapan uzmanlar bu konuyu inceleme gereği duymuşlar elbette. Bu isimlerden en önemlisi ise John Perry. Perry, Stanford Üniversitesi’nde felsefe profesörü 

  • İçinde makalesinin de bulunduğu Erteleme Sanatı kitabını gördüğümde bizim bu konuda bir kitap okumaya ihtiyacımız olmadığını düşündüm. İronikti biraz bu düşünce… Yine de bugün git, yarın gel; akşamın hayrından, sabahın şerri iyidir; ekmek çiğnemeden yutulmaz, her işin bir zamanı vardır; terazi tartı ile her şey vakti ile, gibi işlerin zamanında yapılmasının eğer gerekiyorsa ertelenerek yapılmasının hayrı ile çok güzel atasözlerimiz var. Bunları işine geldiği gibi kullanmak da bize has bir iş olsa gerek… 
  • Türk kültürünün içinde zamanlamanın önemini anlatan onca atasözü varken üstelik; arkaya kalan erteye kalır ; demir tavında, dilber çağında; yara sıcakken sarılır gibi…

İnsan nerede olursa olsun aynı kumaştan… 

  • John Perry, ertelemeyi sevenler için bilgisayarın en büyük yardımcılarından biri olduğunu savunuyor. Postacının kapımıza haber getirdiği ve bizim göndereceğimiz haberin karşı tarafa ulaşacağı günler arasındaki zaman, insanlara düşünmek için, hissetmek ve en doğru kararları vermek için bir aralık bırakıyordu. Şimdiyse elektronik postalarla bu iş dakikaların içine sığdığından verilen cevaplar, yapılan seçimler hızdan dolayı her zaman çok doğru olmuyor ve bizleri zor durumlara sokabiliyor. İşte bu sebeple onları cevaplamayı ertelemeyi seçiyoruz. 
  • John Perry’e göre ertelemeden vazgeçmenin en iyi yolu ertelemeyenlerle işbirliği yapmak… İyi örnekler ve onların aldıkları iyi sonuçlar, insanları olumlu davranış sahibi olmaya teşvik ediyor. 
  • Yine de şunu söylemeden geçemiyor yazar:’’ Sistematik bir şekilde erteleyici olmanın muhteşem ek faydalarından biri de, bazen listenin en üst sıralarındaki bir görevin kendiliğinden yok olması… Bazen de bir işi yapmak için azıcık beklersek o işin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili yararlı bir şeyler öğrenebilir ve o işi daha iyi yapabiliriz.  
  • Erteleme akıllıca yapılırsa bir sanat olacağı, yapılmazsa insanın hayatını alt üst edebileceği söylenebilir. 
  • Aradaki ince çizgiyi fark etmek ve çizginin ne zaman, neresinde duracağına karar vermek ehil işi… 
  • ‘’Ertelemeyi ertele’’ 

 

ZAMAN YÖNETİMİ İLE İLGİLİ BİR HİKAYE 

Aşağıdaki gerçek hikâye Kellog Business School’da (Northwestern Üniversitesi) İş İdaresi mastır öğrencileri ile Zaman Yönetimi dersi profesörü arasında geçer:  

Profesör sınıfa girip karşısında duran dünyanın en seçilmiş öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra, “Bugün Zaman Yönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız” dedi. Kürsüye yürüdü, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı. Arkadan, kürsünün altından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş  aldı ve taşları büyük bir dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı. Kavanozun daha başka taş almayacağına emin olduktan sonra öğrencilerine döndü ve “Bu kavanoz doldu mu?” diye sordu. Öğrenciler hep bir ağızdan “Doldu” diye cevapladılar. Profesör “Öyle mi?” dedi ve kürsünün altına eğilerek bir kova mıcır çıkarttı. Mıcırı kavanozun ağzından yavaş yavaş döktü. Sonra kavanozu sallayarak mıcırın taşların arasına yerleşmesini sağladı. Sonra öğrencilerine dönerek bir kez daha “Bu kavanoz doldu mu?” diye sordu. Bir öğrenci “Dolmadı herhâlde” diye cevap verdi. “Doğru” dedi profesör ve gene kürsünün altına eğilerek bir kova kum aldı ve yavaş yavaş tüm kum taneleri taslarla mıcırların arasına nüfuz edene kadar döktü. Gene öğrencilerine döndü ve “Bu kavanoz doldu mu?” diye sordu. Tüm sınıftakiler bir ağızdan “Hayır” diye bağırdılar. “Güzel” dedi profesör ve kürsünün altına eğilerek bir sürahi su aldı ve kavanoz ağzına kadar doluncaya dek suyu boşalttı. Sonra öğrencilerine dönerek “Bu deneyin amacı neydi” diye sordu. Uyanık bir öğrenci hemen “Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün, daha ayırabileceğimiz zamanımız mutlaka vardır” diye atladı. “Hayır” dedi profesör, “bu deneyin esas anlatmak istediği “Eğer büyük taşları bastan yerleştirmezsen küçükler girdikten sonra büyükleri hiçbir zaman kavanozun içine koyamazsın” gerçeğidir”. Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerine bakarken profesör devam etti: “Nedir hayatınızdaki büyük taslar? Çocuklarınız, esiniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız, eğitiminiz, hayalleriniz, sağlığınız, bir eser yaratmak, başkalarına faydalı olmak, onlara bir şey öğretmek! Büyük taşlarınız belki bunlardan birisi, belki birkaçı, belki hepsi. Bu aksam uykuya yatmadan önce iyice düşünün ve sizin büyük taslarınız hangileridir iyi karar verin.  Bilin ki büyük taşlarınızı kavanoza ilk olarak yerleştirmezseniz hiçbir zaman bir daha koyamazsınız, o zaman da ne kendinize, ne de çalıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz. Bu da iyi bir iş adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı gösterir”. Profesör, ders bittiği hâlde konuşmadan oturan öğrencileri sınıfta bırakarak çıktı… 

 VATAN EĞİTİM KURUMLARI  

Psk. Dan. İlhan AVCI

Devamı

Okul Öncesi Dönemde Disiplinin Önemi

Okul Öncesi Dönemde Disiplin

 Okul öncesi dönemde çocuklar okul ortamına ilk girdiklerinde bu yeni ortamın kendi çevresi dışından farklı bir çevre olduğunu ve bu çevrenin uyulması gereken farklı kurallara sahip olduğunu fark ederler. Bu dönemde çocuklar kendi yapılandırdıklarının üzerine yeni bilgileri alırken kendilerini korumayı, başkalarıyla paylaşmayı, haklarına sahip çıkmayı ve başkalarının fiziksel ve duygusal haklarına zarar vermemeyi öğrenirler. Çocukların yaşantısında belirleyici olan bu ilk kurumsal okul deneyiminin çocukların eğitim ve yaşam ortamlarında bilinçli düzenlemeler yapılarak sürdürülmesi çocukların kendi yaşantılarında ve toplumsal düzende daha iyi bir geleceğe sahip olması için gerekli görülmektedir. Sınıfta istenmeyen davranışlar ile başa çıkmanın en önemli adımı ilk olarak sorun davranışı tespit etmek ve nedenlerini bulmaktır. Öğretmenin sınıfta problem oluşturan durumu iyi bilmesi onu ortadan kaldırabilmesini de kolaylaştıracaktır. Aksi takdirde olumsuz-istenmeyen davranışlar sergileyen çocuklar sınıf içerisinde oluşturulmuş öğrenme fırsatlarını bozabilir buna bağlı olarak öğretmenler kendilerini engellenmiş hissedebilirler. Sorun davranışlar ile başa çıkmada her öğretmenin yöntem ve teknikleri farklılık gösterebilir. Fakat temel olarak öğretmenlerin sınıflarının yapısına ve çocukların özelliklerine göre kendi disiplin yöntemlerini geliştirmesi ve uygulaması esastır. Sınıf yönetiminde etkili bir öğretmenden öğrencilerin ilgi, beklenti ve gereksinimlerini tanıması beklenir. Bu nedenle öğretmenlerin sınıf yönetiminde keskin tutumlardan ve emreden tavırlardan uzak durması, öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda kendi özdenetimlerini kazanmalarını sağlayıcı bir yönetim anlayışı benimsemesi önemli görülmektedir. Sınıf ortamında olumlu bir iklimin olması ve çocukların istenilen davranış değişikliklerini gösterebilmesinin sınıf içinde belli bir düzen oluşturma ve bunun sürekliliğini sağlama ile mümkün olacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca çocukların kendilerini önemli ve rahat hissedecekleri ve düşüncelerini kolaylıkla belirtebilecekleri bir ortam oluşturulması da istenmeyen davranışlar ve sınıf içi problemlerin önüne geçmede önemli görülmektedir. Eğer eğitimci sorun olan davranışa yol açan nedenleri ve durumları tespit edebilirse davranışla başa çıkması o denli kolay olacaktır. 

Çocuklarda Davranış Eğitimi

Çocuklar davranışlarını yetişkinlerin tepkilerine göre düzenlerler. Bu nedenle eğitimcilerin çocukların davranışları karşısında verdiği tepkilerin tutarlı olması oldukça önemlidir. Örneğin, her zaman “hayır” denilen ve kabul edilmeyen bir davranışa çocuğun ısrarından kurtulmak için ”evet” denildiğinde çocuk neyin kabul edilebilir neyin edilemez olduğu konusunda bir karışıklık yaşayabilir. Bir sonraki sefer de muhtemelen aynı davranışı tekrarlar. Bu nedenle öğretmen olarak, çocuklardan gelen talepleri, her zaman verdiğiniz tepkilerle cevaplamak önemlidir. 

Destekleyici Tutumun Önemi

Çocukların gelişimini olumlu yönde etkileyen bir tutum olarak bilinen destekleyici tutum sınıf içinde çocukların ihtiyaç duyduğu güven ve huzur ortamının oluşmasında etkilidir. Destekleyici tutum eğitimcinin çocuklar karşısında güç kullanmadığı ya da taviz vermeden çocuklarla sağlıklı iletişim kurmasına destek veren bir yaklaşımdır. Böyle bir ortamda çocuklar kendini rahatça ifade ettikleri için mutludur, dinlendikleri için kendilerini değerli hissederler, keşfetmek ve yeni şeyler denemek için istek duyarlar. Çocukların sınıf ortamında kendilerini mutlu ve güvende hissetmeleri öğrenmelerini desteklediğinden oldukça önemlidir. 

Disiplin ilk olarak ailenin, sonrasında da toplumun içindeki denge ve düzenin sağlanmasında büyük önem taşır. Bu noktada çoğunlukla disiplin kavramı; katı ve cezaya dayalı olarak değerlendirilebilir fakat gerçek anlamda disiplin çocuğun topluma uyumunu sağlamaya ve ilerideki sosyal hayatını sağlıklı bir biçimde oluşturmaya yoğunlaşarak davranışı yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla gerçek anlamda disiplin, kızgınlık ya da sertlik içermez; kararlılık, düzen ve belirlenmiş kurallara işaret eder. Disiplin çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretmek, kendi kendini denetleme ya da iç denetim olan ahlak gelişimini sağlar. Disiplin bir anlamda çocuğun sahip olduğu sorumluluklarıyla yaptığı hareketlerinin, doğal ve sosyal sonuçlarını kabul etmesidir. Bu da ancak çocuğunun davranışı içselleştirmesi ile sağlanabilir, dıştan gelen bir zorlamayla olmaz. Bu zorlama aileye sadece geçici çözümler sağlayacağı gibi çocuğun bir sonraki istenmeyen davranışını pekiştirir. 

Disiplin ve Cezalandırma Arasındaki Farklılıklar 

-Disiplin: “Dur, bunun yerine başka bir şey yap.” mesajını verirken, cezalandırma: “Sen bunu yanlış yaptın, sen kötü bir çocuksun.” mesajını vermektedir. 

-Disiplin, çocuğun bir sonraki başarısını oluşturmaktadır. Cezalandırma ise tamamen başarısızlığa odaklanmaktadır. 

-Disiplin, hayatın doğru ve yanlışlarını öğrenmektir. Cezalandırma ise, disiplinin olumsuz bölümüdür. 

-Disiplin, düşünce ürünüdür. Cezalandırma, kızgınlık ürünüdür. 

-Disiplin, çocuğun yapabileceğinden fazla bir şey beklemezken, cezalandırma çok şey beklemektedir. 

 İpek Menevşe

Devamı

Erken Yaşta Dil Ediniminin Önemi Nedir?

Erken Yaşta Yabancı Dil Öğrenmek

Yabancı dil öğrenmek günümüzde bir çok avantajı beraberinde getirmektedir. Yabancı dil öğrenimi kişiye göre farklı seyretmektedir. İkinci dil her yaşta öğrenilebilir fakat her yaşta öğrenimin zorluğu ve hızı farklılık gösterir. Bebekler anne karnında dilin farkındadır ve doğduklarında iki dili bir birinden ayırabilirler. 

   Yapılan araştırmalarda 4 günlük bir bebeğin iki dili bir birinden ayırdığı emzik emme hız ölçümü deneğiyle kanıtlanmıştır. Doğduğunda ana dilinin ve yabancı dilin farkında olan, hayatının hiçbir evresinde bu derece zeki olmayacak ve algıları henüz farklı dünya parametreleriyle tanışmamış küçük canlılardır bebekler. 

Çocuklar Kaç Yaşında Yabancı Dil Öğrenmeye Başlar?

   Dil öğreniminde telaffuz, kelime bilgisi, söz dizim gibi öncüller vardır. Yaş küçüldükçe bu öncülleri gerçekleştirmedeki işleyiş hızlanır ve kolaylaşır. Krashen  2 yaşındaki çocukların beyinlerindeki dil gelişiminin iki yaşında başladığını ve bu gelişimin ergenlik dönemine kadar sürdüğünü açıklamaktadır. Eğer çocuk bu dönemde yabancı dil öğrenmeğe başlarsa yabancı dili de anadili gibi rahatlıkla öğrenebilir. 2 ve 3 yaşta ikinci dilde oluşturulan dil girdisi ileriki yıllarda sınırsız dil çıktısıyla anadil oluşum özelliğine yakınlık göstermektedir. Bu nedenle 2 ve 3 yaş ikinci dil öğrenimi için altın yaşlar denilebilir. 

    Çocuklar yaşam doludurlar ve her türlü keşfe hazırdırlar bu yüzden yabancı bir dilde öğrendikleri sözcükleri oyunlarla, şarkılarla ve büyük bir güdülenme ile öğrendikleri zaman öğrenme yaşantılarına büyüklere oranla daha kolay aktarabilirler. Örneğin dramatizasyon tekniği ile yapılan bir eğitim 5-6 yaş grubu öğrencilerinin kinestetik, müzikal, görsel ve dilbilimsel zekalarını kullanmalarına izin vereceği için oldukça etken olabilir. 4 ve 8 yaş arası çocuklar oyun çağında olduğundan dolayı ikici dil öğretiminin oyunlar aracılığıyla kazandırılması bir avantaj olacaktır. Bu yaş grubu eğiticileri oyun, hikaye ve şarkıları kullanarak öğrencinin algılarını ikinci dile yönlendirebilirler.  Peripheral (gizil) öğrenme erken yaş öğrencilerinde gerçekleştirilebilir. Fakat 12 yaş ve sonrası öğrenenler ne öğrendiklerinin farkındadır ve öğrendiklerini sağlam bir zemine oturtarak devam edebilirler ve bu da öğrenme süresini yavaşlatır. 

   Erken yaşta çocuklarda yabancı dil öğretimi son yıllarda ülkemizde giderek önem kazanmaktadır. Dil bilimciler ve eğitimciler erken yaşta yabancı dil öğretiminin çocuğun bilişsel gelişimine de katkıda bulunacağını belirtmektedirler. Dil öğrenimi; okul öncesinden başlayıp devam eden iletişim kurma, düşünceyi geliştirme ve bilgi aktarma gibi özeliklerinin gelişimine büyük katkı sağladığından oldukça önemlidir.  Anadil edinimi süresince öğrenilen yabancı dil çocuğun sadece hedef dil becerileri geliştirmesini sağlamaz, aynı zamanda anadilindeki edinim sürecini de hızlandırır. Çocuklar küçük yaşta deneyimle kazanmış olduğu özellikleri çok zor unutur. Anadili öğrenme biçimini ikinci kez farklı bir dilde uygulamış olan kişi, üçüncü dili bu sebeple daha kolay öğrenir. Öğrenirken anımsayacakları sayesinde, üçüncü dil öğrenimi de kolaylaşır. 

Oyunların Yabancı Dil Üzerindeki Etkisi Nedir?

   Erken yaşta dil ediniminde oyunlar önceliklidir. Öğretmenin amacı ister dilbilgisi öğretmek , ister yeni kelimeler olsun bütün bilgiler oyunla sunulur. Oyun erken yaşta dil ediniminin olmazsa olmazıdır. Yani anaokulu İngilizce ve oyun, çocuğun zihninde birbirini tamamlayan yapboz olarak görülmelidir. Dersler, öğrencinin dikkatle dinlediği, öğretmenin yönergelerini takip ettiği oyun formatına dayanır. 

   Öğrencinin ikinci dili sevip sevmeyeceği tamamen öğretmene bağlıdır. Dil ediniminde öğretmen çok önemli rol oynar. İkinci dil öğrenmeye yeni başlayan çocuklar için ilk ders çok önemlidir, öğretmen çocuğun zihninde olumlu izlenimler bırakmalıdır.  Oyun formatı ve çocukla birlikte oynamaya istekli öğretmen okul öncesi çocuklar için İngilizce derslerinde iki ana belirleyicidir.  

   Oyun çocuk için ciddi bir uğraş, eğlence, öğrenme ve gelişim kaynağıdır. Oyun zorunluluk haline getirilmediği sürece, zevkli ve keyiflidir. Dünyanın her yerinde, her döneminde ve kültürde oyun oynanır. Bu yönüyle oyun evrensel bir özelliğe sahiptir ve bireyin bilişsel, fiziksel, duygusal ve sosyal gelişim alanlarını destekler (Erden ve Alisinanoğlu, 2002: 42). Oyunlar öğretmenin repertuarının önemli bir parçasıdır. Her ne kadar oyunların temel amacı bireyleri eğlendirmekse, dil öğrenme sürecinde oyunun amacı öğretilen konuyu pekiştirmektir. Oyun süresince öğrenciler amacı açık bir biçimde ortaya konmuş olan eğlenceli bir ortamda bulunurlar. Öğrenciler oyun ile o kadar iç içe olurlar ki, dil öğrenme ile karşı karşıya olduklarını bile unuturlar (Shaptoshvili, 2002: 34).  

Oyun sınıfta dilin amaca dönük kullanımında heyecanlı bir ortam sağlar. Öğrenci, dil oyunlarında yapılan işin belirli bir sıraya göre yapıldığını görerek, oyunu belli kurallara göre oynama gerektiğini kabul eder. Bu durum ise sınıf ile öğrencinin kendi çevresi arasında bir bağ kurar (Prasad, 2003; Tosta, 2001). Larsen-Freeman (1986) etkili yabancı dil öğrenme ortamı oluşturmada oyunun önemini vurgulamakta ve oyun ile öğrencilerin gerçek iletişim ortamını yaşadıklarını belirtmektedir. Oyun ile yabancı dil öğretiminde öğrencide gerçekleşmesi beklenen bazı durumlar söz konusudur. Uchida (2003) bunları şöyle sıralamaktadır;  

  1. Öğrenciler oyun oynamanın sonucunda yeni kelimeler öğrenmelidir. 
  2. Oyun oynanırken, yeni ve yararlı İngilizce ekspresyonları öğrenmelidirler. 
  3. Oyun süresince öğrenciler İngilizce düşünebilmeliler. 
  4. Oyun oynama öğrenciler arasında karşılıklı etkileşimi sağlamalı ve ilerletmelidir. 
  5. Öğrenciler oyun oynarken birbirlerine ve öğretmene karşı iyi davranışlar ortaya koymalılar. 

Yabancı dil öğretiminde kullanılacak oyunların seçiminde belli noktalara dikkat edilmelidir. Bunlar şöyle sıralanabilir; Oyunlar öğrencilerin motivasyonunu sağlamalı ve ilgilerini çekmeli ve öğretim programının içeriği ile uyum içinde olmalıdır. Oyunlar öğrencilerin yaşına uygun olmalı, farklı öğrenme biçimlerini uygulamalı ve dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini birbiri ile bütünleştirerek otantik dil kullanılmalıdır. Oyunlar öğrencilerin dil ile ilgili önceki bilgilerine dayanmalı ama daha çok ve daha yeni bilgilere ulaşmalarını da sağlamalıdır. Oyunlar dikkatle hazırlanmalı, oyunun amacı ve kuralları öğrencilere dikkatli bir biçimde açıklanmalıdır. (Prasad, 2003). 

 

Ataköy Vatan Çocuk Anaokulu 

  1. Şenat / G. Özmen

İngilizce Öğretmenleri

Devamı

Çocuklarda Özgüven

Çocuklarda Özgüven Nasıl Geliştirilir?

Eğitimde temel gaye çocukları özgüvenli, girişimci ruha sahip şekilde yetiştirmektir. Peki çocuklarda özgüven nasıl geliştirilir? Öncelikle çocukların kendi benlikleri ilgili ne düşündüklerini öğrenmek gerek. Kendilerinin hakkında olumsuz fikirleri varsa bu durumun sebeplerini çocukların sorgulamasını sağlayarak işe başlayabiliriz. Tabi ki ailelere de burada önemli bir görev düşüyor. Anne ve babaların çocukları hakkındaki fikirleri, izlenimleri çocuklarında kendi hakkındaki fikirlerini ve izlenimlerini etkileyen en önemli unsurdur. Ailelere çocuklarını yetiştirirken ‘sen yapamazsın, bu çok zor sana yardımcı olayım, sen daha küçüksün, büyüyünce yaparsın’ gibi cümleleri kullanıyorsa çocuğun özgüvenini ciddi manada zedeleyebilir. Çünkü çocuklar hayatındaki önemli kişilerin kendileri hakkında ne düşündüklerine önem verir. Bu önemli kişiler çocuklara verdikleri mesajlarla onların gelişimlerini şekillendirebilir. Çocuklara gelişim dönemine uygun yapabileceği görevler vererek özerkliğe teşvik ederek çocuğun özgüvenini geliştirmek mümkündür. Aynı zamanda çocukları destekleyerek teşvik ederek ‘sen yaparsın’ tarzı cümleler kurarak çocukları motive etmek mümkündür.  

Çocukların kendi beden algıları, kaygı düzeyleri ve internet kullanımı da özgüven gelişimini etkiler. Çocuk kendi bedeninden utanmamalı. Kendi bedeni hakkındaki olumsuz düşüncelerini akranlarına hissettirdiğinde akranlarından zorbalık görebilir. Böyle durumlar yaşandığında müdahalede öncelik zorbalığa uğrayan çocuğu kendi bedeni ile barıştırmak olmalıdır. İnternet kullanımına değinecek olursak günümüzde çocuklar internet ile büyüyor. İnternet, teknoloji varken doğdular. İnternet onların birer parçası haline geldi. İnternette kendi hayatlarında hiç görmedikleri hayat tarzlarını, fikirleri, başka dünyaları keşfediyorlar. Kendi gerçek hayatları ile sanalda gördüklerini karşılaştırıp sahip olduğu imkanları küçümsediğinde onda doğal olarak özgüven zedelenmesi gerçekleşir. Bu durumdan korumak için de internet kullanımına aile kontrolü gerekebilir. Çocuklar kaygılarını ifade ederken çekinmemelidir. Peki neden çocuklar kaygılarını ifade ederken çekinir? Bu sorunun en önemli cevabı çocukta yargılanma küçümsenme korkusudur. Kaygılarını ailesine ya da öğretmenlerine ifade ettiğinde doğru karşılık bulamazsa bir daha bu kaygılarını ifade etmez ve bu kaygılar giderek büyür ve çözümlenemez. Burada eğitimcilere ve ailelere çok büyük sorumluluk düşüyor. Çocukları yargılamadan onlarda kaygı uyandıran durumları değerlendirmek özgüven gelişimlerini olum yönde etkiler. 

Çocuk Gelişiminde Ailenin Etkisi

Özgüven gelişiminde aile ile iletişim de bir başka etkili faktördür. Çocuk ailesi tarafından destekleniyorsa, anlaşıldığını hissediyorsa ailesi ile konuşmada sıkıntı yaşamıyorsa derdini sıkıntısını yapmak istediklerini ailesine çekinmeden söyleyebiliyorsa ve karşılığında destekleniyorsa bu durum çocukların özgüvenini geliştirmede çok etkilidir.

Eğitim Hayatında Çocukların Hedefleri

Eğitim hayatı başladığında çocuklar hedef oluşturarak yetiştirilir. Her çocuğa büyüyünce ne olmak istersin gibi sorular sık sık sorulur. Gelişim dönemleri değiştikçe çocukların da cevapları değişir ve bu cevaplar giderek gerçekçi bir hal almaya başlar. Çocuklar kendilerini tanıdıkça ve çevreden aldıkları mesajları değerlendirdikçe gerçekçi hedefler oluşturmaları beklenir. Kendilerine belirledikleri hedefler imkan dahilinde değilse yapabileceklerinin çok üstünde ise başarısızlık hissi doğuracağından bu durum özgüveni ciddi manada zedeleyebilir. Ailelerin yapması gereken çocukları her şekilde desteklemek ve gerçekçi hedef oluşturmalarına yardım etmektir. Hedeflere ulaşmada inanç kavramını da unutmamak gerekir. Kendine ve başarabildiklerine inanan çocukların başarma olasılığı da yüksektir. Ailelerinde de bu hedeflere ulaşmada en az çocuk kadar inançlı olması da önemlidir. 

Devamı
Previous Next
Close
Test Caption
Test Description goes like this
Bize Ulaşın!