Nedir Bu Duygusal Zeka?

Duygusal zeka, duyguların size karşı değil, sizin için çalışmasını sağlar. 

 ‘IQ’ ile ölçülen zeka, insanların okul ve iş yaşamındaki başarısını belirleyen değişmez bir etken midir? Öyleyse, neden yüksek IQ’lu insanlar, ortalama IQ’ya sahip insanlara göre hayatta daha başarısız olabiliyor? 

Duygusal Zeka ( EQ) Nedir?  

Duygusal zekâ veya yaygın İngilizce ifade edilişiyle EQ, bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. Aynı zamanda EQ; bireyin stresi azaltmak için olumlu şekillerde duygularını yönetme, etkili iletişim, zorlukların üstesinden gelme, çatışmayı etkisiz hale getirme, güçlü ilişkiler kurma, başarılı kariyer ve kişisel hedeflere ulaşmasında yardımcı olan yeteneğidir. 

Araştırma bulgularına göre, duygusal zeka yoksunluğu, kişinin aile yaşamından mesleki başarısına, toplumsal ilişkilerinden sağlık durumuna kadar birçok alanda çok kötü sonuçlar doğurabiliyor. Duygusal zeka, doğuştan gelen bir özellik değildir, insan beyninin yapısı dolayısıyla, çocuklukta alınan duygusal dersler, yaşam boyunca davranış tarzını belirler. 

Zihinsel yeteneklerin ölçümünde bilgi ve zeka arasındaki fark oldukça açıktır. Psikolojik araştırmaların ışığında zeka seviyesi ölçümü veya IQ testleri, zihinsel biliş kapasitesinin değerlendirilmesinde güvenilir bir ölçüttür ve zaman içinde sabit kalır. Duygusal zekâ veya EQ’nun ölçümünde ise duygusal bilgi veya tecrübe ile zeka arasındaki fark oldukça belirsizdir. Bu nedenlerle güncel EQ tanımlamaları uzmanların aralarında uzlaşamadıkları bir konudur. Bazı uzmanlar (Bradberry ve Greaves 2005) EQ’nun değişken, zamanla kazanılabilen ve artabilen bir yeti olduğunu iddia ederlerken; diğerleri (örneğin Mayer) EQ’nun sabit olduğunu ve artırılamayacağını öne sürmektedirler. 

Duygusal Zeka Nasıl Gelişir? 

Duygusal Zeka (EQ), bilişsel zekadan (IQ) farklı olarak, geliştirilebilen bir zeka türüdür. Bunun için birincil ihtiyaç, istekli, kararlı olmak ve pratik yapmaktır. Göz ardı edilmemesi gereken çok önemli bir nokta vardır ki, o da duygusal zeka, ancak bilimsel yöntemlerle geliştirildiğinde sürdürülebilir bir fayda sağlar.  

Duygusal zekâ, profesyonel hayatı etkiler mi? Evet etkiler. Yapılan araştırmalar sadece IQ başarısının işte başarı getirmediğini beraberinde EQ yani duygusal zekanın da olması gerektiğini gösteriyor. Bunu basit bir örnekle açıklayalım mesela. Sınava hazırlanıyorsunuz… Her şey ezberinizde, kitaplar sular seller olmuş. Mental olarak sınava hazırsınız ve şu ana kadar aksi giden hiçbir şey yok. Sınav günü geliyor. Sınav kâğıdı önünüze geliyor ve birden heyecan basıyor; eliniz ayağınıza dolaşıyor ve bildiğiniz bir şeyi bile hatırlamaz hale geliyorsunuz. İşte duygusal zekâ burada devreye giriyor. Çünkü aynı zamanda stres yönetimi de duygusal zekanın içine giriyor. Her koşul yerindeyken bir heyecan ve iyi yönetilemeyen stres yönetimi nedeniyle başarısızlık geliyor. Yine yapılan başka bir araştırma gösteriyor ki bütün iş kollarında başarının %58’lik bir payı duygusal zekâ kaynaklı. 

Araştırmalar duygusal zekası yüksek olan kişilerin yaşamda hem başarılı hem mutlu olduğunu ortaya koyuyor. İnsan ihtiyaçları uzun yıllardır çeşitli disiplinler tarafından çalışılıyor. Tüm disiplinlerin neredeyse ortak noktaya geldiği Maslow ihtiyaçlar beklentisi, işyeri dinamiğinde de geçerli. Yani insan temel fizyolojik ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra bulunduğu ortamda anlaşılmak, sevgi görmek, ait hissetmek istiyor. Duygusal zeka temelde kişinin kendisinin ve iletişimde olduğumuz kişilerin duygu, düşünce ve davranış yapısını anlayabilme becerisi katar. Bunun da ilerisine giderek bu durumu yönetmemizi de sağlar. Bunu yaptığınızda ise karşınızdaki kişiyi kendisini anlaşılmış, değer verilen hissettirirsiniz ve kişi ihtiyacına hizmet eden bu ortamlarda bulunmayı tercih eder, daha mutlu ve etkin çalışır. Konuyla ilgili yapılan araştırmalar, kendisini işyerine ait hisseden ve önemsenen çalışanların tamamına yakınının şirketlerine bağlı olduğunu gösteriyor. Rakamsal bir araştırma sonucu vermek gerekirse, CA Global tarafından yapılmış araştırma duygusal zekayı %18 yükseltirseniz, karlılığın %150 arttığını ortaya koyuyor. Ve yine başka bir araştırma da çalışanların sözünü ettiğim ihtiyacına işaret ediyor. Gallup 2018 araştırmasına göre dünya çapındaki çalışanların sadece %15’i işe bağlı ve en öncelikli beklentileri fark edilmek, ait hissetmek ve güçlendirilmek. Bu önceliklerin sunulabileceği yol onları fark edilen, değerli ve “onlar için düşünülüyor” hissiyatına getirmektir. Bu da bize duygusal zeka yetkinliklerini işaret ediyor.  

Duygusal Zeka Özellikleri Nelerdir? 

Duygusal zekaya sahip insanların genel olarak barındırdıkları özellikleri birkaç maddede toplayabiliriz. 

*Empati yetenekleri yüksektir! Duygusal zekaya sahip olan insanların en dikkat çekici özelliklerinden biridir empati. Olayları karşındakinin bakış açısıyla görebildikleri için verdikleri kararlar genellikle doğrudur. Bencil yaklaşımlardan uzak dururlar ve böylece sosyal bir varlık olabilme konusunda ilk adım atılır. 

*Çözüm odaklıdırlar! Onlar için sorun değil çözüm önemlidir. Sorunları yük edip altında ezilmek yerine hemen durumu anlayıp çözüm yoluna giderler. Sorunlardan sürekli olarak yakınmanın, durumlardan her daim şikâyet etmenin onlara bir getirisi olmadığını bilirler. Bu nedenle sorunlara odaklanıp mutsuz olmak yerine çözüme odaklanıp hayatta mutlu olmaya odaklanırlar. 

*Motivasyonları yüksektir! Çünkü ne yapmaları gerektiğini, kendi duygu ve düşüncelerine nasıl yön vermeleri gerektiğini bilirler ve bu da motivasyonlarını yüksek kılar. Çözüm odaklı da olduklarından kolay kolay motivasyon kabiliyetleri kırılmaz. Hal böyle olunca da başarı gelir. 

*Günah keçisi aramazlar! Başarısızlıklarından dolayı başkalarını suçlayıp kendilerini görmezden gelmezler. Elbette bu demek değil ki kendilerinde suç aramazlar. İğneyi başkasına çuvaldızı kendilerine batırırlar ancak bunu yaparken ne kimseyi suçlarlar ne kendilerini yererler. Yapılan hataların, yanlış tercihlerden kaynaklandığını bilirler ve kabul ederler. 

*Her şeyi kontrol edemeyeceklerini bilirler! Kontrol delisi değillerdir. Her şeyi kendilerinin yapamayacaklarını bilirler. Ne kadar uğraşsalar da bazı şeyleri kontrol edemeyeceklerinin bilincindedirler ve bu konuda kendilerini rahatlatırlar. Böylelikle strese girmezler ve paniğin getirdiği hatalara düşme oranları azalır. 

*Hataları tecrübe olarak görürler! Aynı zamanda hata yapmaktan da korkmazlar. Başarısızlıkları tecrübe olarak görürler. Başarısız olma korkusuyla kendi konfor alanlarını sıkıştırmazlar, kendilerini bu duruma hapsetmezler. Her şeyi tecrübe olarak görürler ve durumların arasında sıkışmak yerine çıkış yolu bulmak için uğraşırlar.  

Duygusal Zeka Nasıl Geliştirilir? 

1920’lerden bu yana üzerine araştırma yapılan IQ kavramını zaten hepimiz biliyoruz. İnsanların matematik becerisi, dil yeteneği, hafıza, mantık yeteneği gibi özelliklerini ölçmek için kullanılan bir kavramdır. Fakat, 21.yüzyılda yapılan araştırmalar, hayatta kalabilmek için IQ’nun tek başına yeterli olmadığı, IQ’nun yanında EQ adı verilen duygusal zekanın da gelişmiş olması gerektiğini ortaya koymaktadır. 

*Duygularınızı tanımlayın 

Çoğu insan duyguları hakkında konuşmaktan hoşlanmıyor. Fakat baktığımızda birçok kararı duygularımızla veriyoruz. Duygularınızı geçiştirmek yerine onları tanımlamak EQ’nun gelişimi açısından oldukça önemlidir. 

*Duygularınızın yargılarınızı nasıl etkilediğini düşünün 

Duyguların düşünce ve davranışları nasıl etkilediğini düşünmek, herhangi bir durumu iyi kavramanızı sağlar. Daha iyi kararlar vermek için duygularınızın yarattığı sonuçlar üzerinde durabilirsiniz. 

*Duygularınızın sonuçlarını kabullenin 

Hiçbir insanın nasıl davranması gerektiğini yönetemeyiz. Fakat birey olarak duygularımızı yönetebilmemiz gerekiyor. Bunun için yapılacak en önemli şey ise duyguların sorumluluğunu almaktır. 

*Başka insanların duygularını anlamaya çalışın 

Konfüçyüs, ‘İletişim, söylenmeyeni anlamaktır’ diye yazmıştır. Gerçekten de öyle. Günlük yaşantılarda karşımızdaki insanın duygularını anlamamız, onunla kurduğumuz iletişimimizi de belirleyecektir. 

*Soğukkanlı olun ve stresinizi yönetin 

Hepimiz hayatımızda stresli durumları belirli oranlarda deneyimlemişizdir. Stresli durumlar karşısında hazırlıklı olmak ve ona olan bakış açımız, bu durumu yönetebilmemizi sağlıyor. Baskı altında olduğumuzda aklımızda tutmamız gereken en önemli şey sakinliğimizi korumamız ve serinkanlı olmamızdır.  

*Kendinizi ifade edebilme yeteneğinizi geliştirin 

Bizim için önemli konularda duygularımızı açıkça ifade edebilmek bizi biz yapan olgulardan bir tanesidir. Bu şekilde, ilişki içerisinde bulunduğumuz insanlarla ilgili duygusal konularda nerede durmamız gerektiği ve onların nerede durmaları gerektiğini, bizim kabul edilebilir ve tolere edilebilir sınırlarımızı net şekilde ifade edebilmemizi sağlar. 

*Zor kişiler karşısında soğukkanlı olun 

Çoğumuz hayatımızda mantıksız insanlarla karşılaşabiliriz. Evde ya da iş yerinde onların tacizlerine de maruz kalabiliriz. Bu kişinin bütün günümüzü mahvetmesi olağandır. Böyle durumlarda proaktif olun ( sakinleşin, makul ve öngörülü olun, kişiselleştirmeyin, anladığınızı ifade edin)  

*Duygularınızı doğru ifade edebilme yeteneğinizi geliştirin                

Duyguları karşı tarafa doğru şekilde ifade edebilme yeteneği, iletişimin devamlılığını ciddi oranda etkiler. Samimi duygularınızı karşı tarafa ne kadar doğru iletirseniz, karşı taraf da aynı samimiyetle size geri bildirim yapabilecektir.   

Özlem AZARGÜN  

Vatan Eğitim Kurumları Anaokulları Koordinatörü 

Vatan Ataköy Anaokulu Müdürü 

Devamı

Okul Öncesi Eğitim

Okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Vatan Anaokulları sınıflarımızda çocuklarımızın tüm gelişimsel alanlarını destekleyen (bedensel, bilişsel, sosyal ve duygusal, özbakım) proje ve oyun temelli, mizaç özelliklerine uygun karma bir eğitim programı uygulanmaktadır.

Devamı

Okul Aile Dayanışmasının Önemi

Öğrenme-öğretme sürecine ilişkin olarak okul başarısını artıran faktörler üzerinde yapılan araştırmalar, okul başarısı üzerinde okul-aile dayanışmasının önemli bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.

Devamı

Oyunla Oyun Olmaz

Çocuğun ilk ve en önemli sosyal çevresi, aile ortamıdır. Ailede anne baba ile geçirilen nitelikli beraberlik ve anne baba çocuk arasındaki paylaşımlar, çocuk gelişimi açısından oldukça anlamlıdır. Gelişen teknoloji ve günümüz yaşam koşullarındaki farklılıklar, anne baba ve çocuk arasındaki sosyal etkileşimi de etkilemiş görünmektedir.

Devamı

Okul Öncesi Eğitimin Tanımı ve Önemi

Okul öncesi eğitim, mecburi öğrenim çağına gelmemiş çocukların, fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimlerinin sistemli bir ortam içinde daha iyi gelişmesini sağlayan, yeteneklerin gelişmesine yardım ve rehberlik eden, onları ilkokul sürecine hazırlayan ve temel eğitim bütünlüğü içinde yer alan bir eğitim devresidir (Demir, 2001). Mialeret, OÖE’in, çocuğun doğumdan ilkokula girişine kadar olan yaşam sürecindeki eğitim olduğunu vurgulamıştır. (Başal, 1998). Konaklı’ya (1992) göre, “OÖE, çocukların ilköğretime başlamalarından önceki dönemde, zihinsel, duygusal, kültürel, bedeni ve sosyal gelişmesini içine alan, yaş ve yetenek özelliklerini de dikkate alarak yapılan planlı ve programlı eğitimdir”

Devamı

Okul Öncesi Eğitimin Tanımı Önemi

Okul öncesi eğitim, mecburi öğrenim çağına gelmemiş çocukların, fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimlerinin sistemli bir ortam içinde daha iyi gelişmesini sağlayan, yeteneklerin gelişmesine yardım ve rehberlik eden, onları ilkokul sürecine hazırlayan ve temel eğitim bütünlüğü içinde yer alan bir eğitim devresidir.

Devamı
Previous Next
Close
Test Caption
Test Description goes like this