Varoluşundan bugüne dek duygularını ifade etmek için çeşitli yöntemler arayan insanoğlu bunun en doğru, en etkili ve en kalıcı yolunun sözcükler aracılığıyla ifade edileceğini fark etmiş ve nihayet yazma eylemini başlatmıştır. Ancak sadece “yazmak” tabirinin gerçekleştirdiği eylemi karşılamakta yetersiz kaldığını gören insanlık; toplum töresine uygun davranma veya iyi ahlak, incelik, kibarlık, terbiye olarak tanımladığı “edb” kökünden türeyen “edeb” kelimesini ve bu sözcüğün çoğulu olan “adab” kelimesini bu anlamlara haiz olduğundan zaman içerisinde geliştirerek “edebiyat” olarak kullanmıştır.

İnsanoğlu için bu sanatı icra etmek herkesin başarabileceği bir husus değildi. Bu nedenledir ki terbiyeli, edepli ve zarif kimse kavramını karşılamak için kullanılan “edib” kavramı form değiştirerek edebi yazıları yazan kimseler için de kullanıldı. Dolayısıyla bu sanatı icra eden kişilerde olması beklenen özelliklerin başında zarafet ve nezaket geldi.

Duygu, düşünce ve hayallerin okuyucuda heyecan, hayranlık ve estetik zevk uyandıracak şekilde ifade edilmesi sanatı manasına gelen edebiyat, asıl kaynağı bilinmemekle birlikte bizde Tanzimat Dönemi’nde Fransızca “literature” sözcüğüne karşılık gelmesi nedeniyle kullanılmaya başlanmıştır. Bu döneme kadar daha çok nazım konusunda ustalaşan Türkler, dönem itibarı ile nesir alanında da eserler vermeye başlamış, çeşitli romanları yine aynı dönemde tanışmış oldukları gazeteler aracılığıyla tefrika ederek maharetlerini bu alanda da göstermeye çalışmışlardır. Ancak ilk olmaları hasebiyle teknik açıdan kusurlu ürünler verdikleri bu türde genel itibarı ile esas başarı Servet-i Fünun Dönemi’nde sağlanmış, Milli Mücadele Dönemi’nde adeta halkın sesi haline gelip esas oluşumunu ve asıl kimliğini Cumhuriyet Dönemi’nde tamamlayarak günümüze değin sürekli gelişim ve değişim içerisinde olmuştur.

Bu merhalelerden geçerek günümüze ulaşan edebiyat günümüzde ne yazık ki hızlı bir şekilde kan kaybetmektedir. Gençlerimizin okuma alışkanlıklarının olmaması ya da okumak için seçtikleri kitapların popüler kültürün ürünü olması, bunların birkaç hafta çok satanlar listesinde yer aldıktan sonra gerek yazarının gerekse eserinin unutulması buna açıkça örnektir.

Gençlerimize okuma alışkanlığı kazandırma çabamız, dilimizi doğru kullanmayı öğretmeyi amaçlamamız, kuruluşumuzdan bugüne dek Vatan Okulları ailesinin temel ilkesi olmuştur. Bu ailede görev yapan tüm branş öğretmenlerimizin de aynı ilke doğrultusunda hareket ettiği yadsınamaz bir gerçektir. Bizleri, ilk anlamıyla“edib” kavramını karşılayacak gençler yetiştirmek ve dili doğru kullanmalarını sağlamak maksadıyla çıkmış olduğumuz bu yolda yalnız bırakmadığınız için siz değerli velilerimize müteşekkiriz.

Aygül IŞIK Vatan Okulları Türk Dili ve Edebiyatı Zümre Başkanı