Zaman zaman insan ilişkilerinin zorluğundan yakınırız. Özellikle çocuklarla etkili bir iletişim kurarak onların gelişimine katkıda bulunmakta kaygılanırız. Onları doğru şekilde dinleyip, anlamak ya da duygularımızı doğru şekilde ifade edebilmek konularında özen ve çaba göstermemiz gerekebilir.

Kimi zaman biz büyükler, onların problemi olduğunda sorumluluğu üzerimizde hissedip onların yerine hemen problemi çözmek isteriz. Bazen de yanlış yaptıkları bizim için öylesine açıktır ki kendi deneyimlerimiz ve doğrularımıza göre onları yönlendirmek isteriz. Akıl vermek, eleştirmek ve ahlak dersleri vermek “iyi ve ilgili anne-babalar’’ olarak sıklıkla kullandığımız yollardır…
Acaba bu şekilde çocuklarımıza gerçekten yardım etmiş oluyor muyuz? Bu sorular anne babaların ve eğitimcilerin, onlara en sağlıklı şekilde yardım edebilmek için sıklıkla sordukları sorulardır.

ETKİN DİNLEME

Çocuğun söylediğini duymak istemelisiniz. Bu onun için zaman ayırmak anlamına
gelir. Zamanınız yoksa bunu çocuğunuza söylemelisiniz. ‘’Bu işim bitince seni daha iyi dinleyebileceğim.’’
Çocuğunuzun duyguları ne olursa olsun, sizin duygularınızdan ne kadar farklı
olursa olsun onun duygularını gerçekten kabul etmelisiniz. Kabul etmek, onaylamak anlamına gelmez. Burada bahsettiğimiz, onun bizden ayrı farklı bir birey olduğunu, farklı şeyler hissedebileceğini kabul etmektir.
Çocuğun sorunlarıyla kendi kendine baş edebileceğine güvenmelisiniz.
Duyguların sürekli değil, geçici ve değişken olduğunu unutmamalısınız. Örneği
birgün arkadaşından nefret ettiğini söyleyen çocuğunuz ertesi gün bundan çok farklı hissedebilir.
Çocuğunuzu kendinizden ve diğerlerinden farklı, ayrı bir birey olarak
kabul etmelisiniz. Çocuğunuzun sorunları olduğunda onun yanında olmalısınız ancak problemi onun yerine çözmemelisiniz. Çocuğun problemlerini çocuk yerine siz onun bağımsız ve ayakları üzerinde durabilen bir kişi olmasını zorlaştırabilirsiniz.
Çoğu zaman yaşadığımız kızgınlık ya da bıkkınlık sonucu karşımızdakini eleştiren,
yargılayan ve suçlayan bir dil kullanma hatasına düşeriz. Örneğin bu gibi bir durumda;“Yine mi halıları kirlettin, ne laf anlamaz bir çocuksun, bıktım artık!”diyerek “sen dili” kullanmış olursunuz.
Bu durumda “Ben Dili”ni kullanarak kendinizi ifade etmeniz işleri
kolaylaştıracaktır.
Ben dili; bizi rahatsız eden davranışın somut olarak tanımı, o davranışın üzerimizdeki somut etkisi ve yaşadığımız duyguyu içerir. Örneğin; “Kirli ayakkkabılarla eve girince, halıları tekrar silmem gerekiyor ve bana değer vermediğini düşünüp üzülüyorum.”
“Konuşma artık”, “yapmamalısın”, “yaramazlık yapıyorsun”, “bebek gibisin”, “dikkat çekmek istiyorsun”, “daha iyi öğrenmelisin” gibi ifadeler “sen dili”ne verilebilecek diğer örneklerdendir.
Ana-baba çocuğun davranışını kabul etmediği zaman o davranış nedeniyle ne hissettiğini çocuğa söylerse ileti “SEN İLETİSİ”nden “BEN İLETİSİ”ne dönüşür. Yani ben dilinde duygular konuşur:
Yorgun olduğum zamancanım oyun oynamak istemiyor.
•Eğer bugün salonu dağınık bırakırsan ben çok üzülürüm.
•Akşam yemeğini zamanında yetiştiremeyeceğim diye endişeleniyorum.
Örneğin dışarı çıkmak için direnen bir çocuğa:
“Hayır, hemen odana git, sokağa çıkamazsın” demek yerine; “hava karardığı için sokağa çıkman beni endişelendiriyor, bu yüzden gitmeni istemiyorum ama, yarın erken saatte arkadaşlarınla birlikte olmana izin verebilirim.”demek çocuğun direncini kırar ve onda öfke uyandırmaz.
Gerçektende çocuktan beklediğimiz davranışların oluşmasında “ben dili”nin ne kadar etkili ve doğru bir iletişim aracı olduğunu göreceksiniz.
Bendili çocuğun ana babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olduğu gibi çocuk- ana baba ilişkisi için de daha sağlıklıdır. Ben dili çocuğu direnmeye, isyan etmeye yöneltmez. Hatta sizinle iş birliği yapmaya yöneltir; davranışı değiştirme sorumluluğunu çocuğa devreder.

EMPATİ
Çocuğu anlamanın iyi bir yolu çocuğun duygularını algılayarak hissedebilmek ve olayları onun gözleriyle onun durduğu yerden görebilmek, yani empati kurabilmektir. Çocukların da birey olduğu ve birey olarak farklı düşüncelere, duygulara sahip olabilecekleri unutulmamalıdır.

EMPATİNİN GELİŞMESİ İÇİN SİZ NASIL YARDIMCI OLABİLİRSİNİZ?
Çocuğunuza empati gösterin. “Bu salıncağa binmekten korkuyor musun? Eğlenceli görünüyor olsa da oldukça hızlanabiliyor. Bu korkutucu olabilir. İstersen şuradaki küçük kaydırağa gidelim.”
Başkalarının ne hissettiğini ona söyleyin. “Ablan, onun oyuncağını elinden çektiğin için kızdı. Lütfen şimdi oyuncağını ona geri ver ve sana başka bir tane seçelim” Empati nasıl gösterilir, öncülük edin. “Gel arkadaşının yarasına ilaç sürelim.”
Duygularla ilgili farkındalığını geliştirin. Ona farklı duyguların anlatan yüz ifadeleri gösterin, hikayeler okuyun.
“Ben”dilini kullanarak kendini sizden ayırt etmesine yardımcı olabilirsiniz.”Bana vurmanı istemiyorum. Vurduğun zaman canım acıyor.”
Kızgınlık, üzüntü gibi kötü duyguları yaşamasına izin verin. Çünkü bu duygular da hayatın bir parçasıdır ve onlarla baş etmeyi de çocuğunuza öğretmeniz gerekir. Onu hep mutlu etmeye çalışırsanız zor duyguları kontrol etmeyi öğrenemez.
Kızgın bir arkadaşının ne hissettiğini anlayamaz. Sevdiği bir çizgi filmi izlemesini istemiyorsanız televizyonu kapattığınız zaman ne hissettiğini anladığınızı ona söyleyin. “Biliyorum ki filmi kapatmama kızdın. Seni anlıyorum ama bunu izlemeni de istemiyorum. Sakinleşince seninle birlikte sevdiğin lego oyununu oynayabiliriz.”
Gün içinde arkadaşlarıyla yaşadığı paylaşamama sorunlarını sonradan oyunlarda konu edin.Örneğin o gün arkadaşının elinden oyuncağı çekip onu ağlattıysa, oyunda rol değiştirerek onu ağlayan çocuğun yerine koyun. Oyunda olayı tekrar canlandırıp ne hissettiğini anlattırın. Doğru davranışı bulmasını sağlayın.
“Özür dilerim” demesi için çocuğunuzu zorlamayın. Önemli olan bu sözleri kullanması değil, yanlış yaptığını anlamasıdır. “Görüyor musun, onun yerini kaptığın için Ece nasıl da ağlıyor. Çok üzülmüş.” Böylece davranışının sonuçlarını anlamasını sağlarsınız.
Empatinin gelişmesi zamanla ve yavaş yavaş olur. Üstelik unutmayın ki bencillik çocuk olmanın bir parçasıdır. 3 yaşına kadar beklentinizi sınırlı tutun.
Sonuç olarak; Etkisiz iletişimin kullanıldığı ortamlarda çocuk aile içinde anlaşılmadığını ve kabul edilmediğini hissedecektir. Ayrıca dıştan denetimli olacaklardır ve otorite figürleri yanlarında yokken nasıl davranmaları gerektiğini bilemeyeceklerdir. Etkili iletişim yollarını kullanan ailelerde ise çocuklar kabul edildiklerini hissedecek, kendilerine ve ailelerine güven duyacaklardır. Ayrıca evde öğrendikleri iletişim becerilerini aile dışındaki ortamlarda kullanarak çevreyle daha sağlıklı iletişim kuracaklardır.

KAYNAKLAR
Cüceloğlu, Doğan: Yeniden İnsan İnsana Dökmen, Üstün: İletişim Çatışmaları ve EmpatiYavuzer, Haluk: Çocuk Eğitimi El Kitabı BASIN EKSPRES VATAN ANAOKULU PSİKOLOJİK DANIŞMANI AHSEN KILIÇ